İdari Para Cezasının İptali Kulaçoğlu Hukuk Bürosu
Sözleşme ile öngörülen husus, suç ve cezalarla ilgili keyfiliği önleyecek ve herkes için geçerli olacak kuralların konulmasıdır. Bu anlamda objektif ve herkes için uyulması zorunlu yazılı hukuk kurallarının yanında, İngiliz Common Law sisteminde olduğu gibi örf-adet kurallarıyla da suç ve ceza konulması mümkündür[605]. Yeter ki suç ve ceza öngören hüküm açık, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olsun. Maddesine göre ulusal hukuk kurallarının yanında sözleşmeler, gelenek ve uygar uluslarca benimsenmiş bulunan genel ilkelerden oluşan uluslararası hukuk kuralları da suç ve ceza açısından bir kaynak değerini taşımaktadır[606]. Bu düzenleme yasamaya, Silahlı Kuvvetlerle ilgili düzenleme yaparken kişi hürriyetini sınırlayıcı disiplin cezası verebilme yetkisi tanıyan yasa çıkarabilme konusunda izin veren bir hüküm niteliğindedir. Maddedeki düzenlemede “…kanunla istisnalar getirilebilir” ifadesi emredici değil izin verici mahiyettedir[566],. Yasama gerekli görürse disiplin amirlerinin hürriyeti bağlayıcı nitelikte ceza verebilmelerine imkan tanıyan düzenlemeleri kaldırabilir.
Dolayısıyla internette kumar oynamak kabahattir.İnternette kumar oynamak için verilecek idari para cezası 2015 yılı için 208 TL 2016 yılı içim 219 TL olarak uygulanmaktadır. Ayrıca belirtmekte fayda var ki, 6413 sayılı Kanun 19/1(i)fıkrasında “Kumar oynamak” YANLIZ BAŞINA VE ALIŞKANŞLIK OLMAKSIZIN “Hizmet yerini terk etmeme” cezasını gerektiren disiplinsizlikler arasında sayılırken 7068 sayılı Kanun’un 8/6/n fıkrasında kumar oynamak disiplinsizliği Meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır. Çünkü, hem hükümetten, hem de TİB’in de bağlı bulunduğu Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu’ndan (BTK) yapılan açıklamalarda, “Twitter yönetiminin, mahkeme kararıyla çıkarılması istenen içerikleri kaldırmadığı, bu nedenle sitenin kapatıldığı” duyuruldu. Ancak, yukarıda verdiğimiz “sitenin tümünün yayınını durdurma”ya ilişkin yasa hükmünde “mahkeme kararlarına uymamak” bir “kapatma” gerekçesi olarak sayılmıyor. 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da değişiklik yapan yasa, torba yasa içinde 5 Şubat’ta TBMM Genel Kurulu’ndan geçti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bazı düzeltmeler yapılması şerhiyle onayladığı yasa yürürlüğe girerken “sansür” tartışmaları yaşandı. Hükümetin, yasa değişikliği sırasında öne sürdüğü “yeni düzenlemeyle artık internet sitelerinin tamamen kapatılması uygulamasından vazgeçiliyor, sitelerden sadece şikâyet/dava konusu olan içerikler çıkarılacak” iddiası Twitter’ın kapatılmasıyla çöktü.Peki Twitter nasıl kapatıldı, haber paribahis de neden kapatılma riski altında? (2) Dava açma süresi, cezanın kesinleşmesinden itibaren başlar. Ancak Türk karasuları dışındaki gemilerde verilen cezalarda, dava açma süresi geminin bağlı bulunduğu üsse/limana dönmesiyle başlar. (4) Milli Savunma Bakanlığı veya üst komutanlık disiplin kurulları itirazı yerinde görürse yeni kararı kendisi verir. (3) Subayların tahkikatında astsubay üye yerine görev yapmak üzere ayrıca bir subay üye belirlenir ve görevlendirilir. Disiplinsizlik yapanın astı konumunda olan üyelerin yerine yedek üyelerden, yedek üyeler arasında da uygun nitelikte personel bulunmuyor ise birlik veya kurum içerisinden geçici görevlendirme yapılır.
Teşkilatında teftiş kurulları bulunmayan birliklerde ise, bir veya birkaç rütbeli personel muhakkik/tahkikat heyeti sıfatıyla inceleme ve soruşturma yapmakla görevlendirilmektedir. Bunların belirlenmesi konusunda kural olarak soruşturma emri veren amirin takdir yetkisi söz konusudur. Görevlendirilecek kişi veya heyet başkanının unvan ve kadro bakımından hakkında soruşturma yapılandan daha üst ya da en azından aynı statüye sahip olması gerekir[346]. Maddesi uyarınca fesat ve isyan halinde her üst, emir ve komuta işini üzerine almakla görevlidir. Böyle durumlar oluştuğunda emir ve komuta işini devralan üst, amir konumuna geçmektedir.
Maddesinde 5170 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası disiplin amirlerince oda hapsi cezasının verilemeyeceğini İkinci Bölümde ayrıntılı şekilde izah etmiştik. Ancak uygulamada bu ceza verilmeye devam ettiği gibi AYİM de oyçokluğuyla da olsa bu cezanın verilebileceği yönünde kararlar verilmektedir[743]. Burada irdelenmesi gereken bir sorun, disiplin amirlerince verilen tüm disiplin cezalarının yargı denetimi dışında olup olmadığıdır. Yukarıda açıklandığı üzere Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin de oyçokluğuyla benimsediği görüş olan oda hapsi disiplin cezası ile ilgili normlar çatışmasının Anayasa – Sözleşme çatışması olduğu kabul edildiğinde, 5170 sayılı Kanunla Anayasanın 90. Maddesinde yapılan değişiklikten sonra dahi disiplin amirlerince idari kararla oda hapsi disiplin cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesi gerekçesinde; Anayasa koyucunun, Anayasa’nın 38.
Mesleğini gölgeleyecek, itibarını sarsacak türden oluşumlar içerisinde yer almamalıdır. Doktor veya hastanelerin suçlandığı haberlerde mutlaka onların da görüşüne başvurulmalıdır. Hasta hakları gözetilerek hastanın ses ve görüntü kaydı izinsiz alınmamalıdır. Sağlık kuruluşlarında araştırmalar yapan, bilgi ve görüntü almaya çalışan gazeteci, kimliğini belirtmeli ve girilmesi yasak bölümlere ancak yetkililerin izniyle girmelidir. Araştırmaları destekleyen kuruluşlar açıkça belirtilmeli, bilimsel kanıta dayalı olmayan tanı ve tedavi yöntemlerine haberlerde yer verilmemelidir. Cemiyet Saymanınca teslim alınan Alındı Belgeleri, Alındı Belgesi Kayıt Defterine kaydedilir. Alındı Belgelerinin, eski ve yeni saymanlar arasında tutanakla devir teslimi yapılır. Forma veya sürekli form şeklinde bastırılan alındı belgeleri de başlangıçlar ve bitiş numaraları elli asıl ve elli koçan yaprağını ihtiva edecek şekilde gruplandırılarak yukarıda belirtilen usule göre kaydedilir. Üyeler sonraki seçimlerde aynı ya da başka organlara yeniden seçilebilir.
Daha önce “Avukatların Aranması” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O yazıda, avukatların ne şekilde aranabileceğini açıklamış, “evleviyet” kuralından ve önleme araması ile ilgili avukatın üzeri ile eşyasının aranabileceğine dair açık düzenleme olmadığından, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58. Fıkrasının son cümlesinin uygulanması gerektiğine işaret etmiştim. Kanaatimizce arama, sadece elle dıştan, elbise ve sair eşyada yapılacak aramayı değil, X-ray, dedektör, duyarlı kapı gibi teknik cihazlarla yapılan aramayı da kapsar. Teknik cihazlarla yapılan bu aramalar da, “tarama” adı ile meşrulaştırılamaz. Aynen doğrudan ortam veya uzaktan cihazla veya telefonun dinlenmesinde bunların tümünün “dinleme” sayılması gibi, ister elle ve isterse cihazla yapılsın, bir kimsenin üzerinde veya yanında bulunan eşyasının kontrolünü öngören usuller de “arama” olarak nitelendirilmelidir. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun “Toplantı ve yürüyüşe silahlı katılanlar” başlıklı mevcut 33. Maddenin (b) bendinde1 sayılan silah veya araçları taşıyarak katılanlar, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yasama organı bu hükme dayanarak bir kısıntı getirmediği takdirde sırf bu Anayasa hükmüne dayanılarak Silahlı Kuvvetler mensupları hakkında disiplin ceza kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olduğu sonucuna varılamaz. Yine yasama organı yargı denetimi kısıntısını düzenleyen yasa kuralını yürürlükten kaldırdığı takdirde Anayasaya aykırılıktan söz edilemez. Her iki Anayasa kuralı da yasama organına yetki veren bir düzenleme olup, Anayasanın 125. Maddesindeki Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararlarının yargı denetimi dışında olduğu, 159. Maddesindeki, Hakimler ve Savcılar Kurulunun kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamayacağı şeklindeki, yasama organına takdir yetkisi vermeden açıkça yargı yolunu kapatan bir hüküm içermemektedir. Buradan çıkan sonuç ortada bir Anayasa-Sözleşme çatışması değil kanun-sözleşme çatışması olduğudur.
- Bu yazılı metin hak sahipliğinin tespiti amacıyla zaman içerikli elektronik imza ile muhafaza edilmektedir.
- Hâliyle TBMM’nin de kendi seçimlerini ve Cumhurbaşkanlığı seçimini yenileyerek bu birliği sağlama imkânı vardır.
- “İşkence ve Eziyet” başlıklı TCK m.94/1’e göre; “Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur”.
Marka hakkına tecavüz; başta 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 5833 sayılı Kanunun 2. Maddeleri ile düzenlenen 61 ve 61/A maddelerinde , şu an ise 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29 ve 30. Cezai hükümleri içeren bu düzenlemelerin her ikisinde de yaptırım şikayet şartına bağlanmıştır, yani ilgili kişinin şikayeti olmadan, soruşturma başlatılamayacak veya şikayetin geri alınması halinde, kovuşturma evresine geçilmiş olsa da kişi cezalandırılamayacaktır. Hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilen delillerin şüpheli ve sanık aleyhine kullanılamayacağı hususunda, Anayasa m.38/6, CMK m.206/2-a ve m.217/2 gereğince tereddüt olmadığı tartışmasızdır. Nitekim arama tedbiri; Anayasa m.13, m.20/2 ve m.21’de gösterilen çerçevede, hakimin veya kanunla yetkili kılınan makamın yazılı emri ile ilgili kanunda gösterilen şekil ve şartlarda tatbik edilmek zorundadır. Aksi halde yapılan arama, buna bağlı muhafaza altına alma veya elkoyma ile bu yolla elde edilen deliller hukuka aykırı olup, yargılamada şüpheli ve sanık aleyhine kullanılamaz. Anayasa Mahkemesi yetki aşımında bulunmadığı gibi, yasama ve yürütme organlarının yetki alanlarına da müdahale etmemiştir. Cumhuriyet savcısının CMK m.103/2’ye göre re’sen adli kontrolü veya tutuklamayı kaldırma yetkisi vardır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararında şüpheli zaten serbest kalır, ancak 103. Fıkrasında Cumhuriyet savcısının, şüphelinin adli kontrol altına alınarak serbest bırakılması sulh ceza hakiminden isteyebilme yetkisi varken, hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve müdafinin de aynı istemde bulunabileceği belirtilmiştir.
Maddesine göre, memurlar, eşleri, reşit olmayan çocuklarının sürekli kazanç getiren faaliyetlerini, 15 gün içinde kurumlarına yazılı olarak bildirmek zorundadırlar[183]. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, kınama cezasının uygulanmasını gerektirir. TSK’da çalışan Devlet memurları kılık ve kıyafet ile ilgili düzenleyici işlemlere[181] ve emirlere uymak zorundadır. Kılık ve kıyafetle ilgili düzenlemeler, kamu personelinin Atatürk devrim ve ilkelerine uygun, uygar, aşırılığa kaçmayacak şekilde, sade bir kılık ve kıyafette olmalarını, kılık ve kıyafette birlik ve bütünlük içinde bulunmalarını sağlamayı amaçlar. Bu amaca ters düşen kılık ve kıyafetler bentteki disiplin cezasını gerektirir. “Astlarına hizmetle ilgisi olmayan emir verenler, astlarından hediye isteyenler veya borç alanlar 10 günden 2 aya kadar oda veya göz hapsi cezası ile cezalandırılırlar” (477 SK m.53). Kısa süreli izin süresini geçirme suçunun maddi unsuru failin, kıtasından veya görevini yapmakta olduğu yerden izin alarak ayrılmasından sonra dönmeye mecbur bulunduğu günden itibaren 6 güne kadar özürsüz gelmemesidir. Şayet iznin geçirilmesi bir özre dayanıyorsa suç oluşmaz.
Maddesinin, disiplin kurulu üyelikleri bakımından DY ile işlemez hale getirilmesinin, normlar hiyerarşisine aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir (Oğuz Sancakdar, Disiplin Yaptırımı Olarak Devlet Memuriyetinden Çıkarma ve Yargısal Denetimi, Yetkin Yayınevi, Ankara 2001, s.283). Ancak disiplin kurulu üyeliği yapacak kişilerin tarafsızlıklarının ve güvenilirliklerinin sağlanabilmesi için, adli sicilden silinse dahi disiplin cezası almamış olmalarının aranması daha uygun bir yöntemdir. Ankara Bölge İdare Mahkemesi, yargı bağışıklığına rağmen Anayasanın 159 ve 2641 sayılı HSYK Kanununun 12/son maddesine göre HSYK’ nun disiplin cezaları da dahil kararlarına karşı yargı yolu kapalı ise de, Adalet Bakanına hakaret suçundan beraat eden savcıya, aynı sebeple verilen kınama cezasından dolayı, Anayasanın 125. Maddesi karşısında tam yargı davası açılabileceğine ve beraat yönündeki yargı kararında keyfi hakaret ettiği anlaşılan HSYK’nun cezaî işleminden doğan manevi zararın tazmininin gerektiğine karar vermiştir[811]. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, TSK mensuplarına ilişkin disiplin cezalarına karşı yargı yolu kapalı tutulmuştur. Bu yargı denetimi kısıntısının tam yargı davalarını da kapsayıp kapsamadığı, işlem iptal davasına konu edilmese ve bu yöndeki talep reddedilse bile işlemden doğan zararın tazminin istenip istemeyeceği konusunu açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. Maddesine göre idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür.